Yeni Normale Girdik Ama Eski Halimiz Ne Kadar Normaldi?

Koronavirüs salgını çerçevesinde alınan tedbirlerin daha uzun bir süre boyunca hayatımızın büyük bir parçası olacağı ortada. Sokağa çıkma yasakları devam etmeyecek belki ama maske kullanımı, elleri sık sık yıkamak, sosyal mesafe, imkanlar dahilinde evden çalışmak, kalabalıklardan kaçınmak gibi pek çok tedbiri hayat rutinimize dahil etmemiz ve bu tedbirlere alışmamız gerekiyor. Hal böyle olunca, bu süreçte kimsenin ağzından düşürmediği bir söz peyda oldu: “yeni normal”. Ancak eski hayatımızın normal ve sorunsuz olduğu varsayımı üzerine kurulu olan bu anlayışı gözden geçirmekte fayda var. Pek çok kişinin deyimiyle yeni bir normale girdik ama eski halimiz normal miydi ki?

Yeni Normal Kavramı Nasıl Zamanlarda Kullanılıyor?

Bu sözün çağrışımlarını etraflıca irdelemeden önce daha evvel ne tür süreçlerde kullanılmış olduğunu bilmekte fayda var. Yeni normal kavramı, 2008 ekonomik krizinin sonrasındaki ekonomik gerileme döneminde ilk kez kullanılmıştı. Şimdiyse koronavirüs salgını sonrasında bizi bekleyen hayatı tanımlamak için kullanılıyor. 2008 krizi sonrasındaki süreçte insanları yeni finansal zorlukların beklediğini, büyük şirketlerin hisselerindeki düşüşlerle uzun bir süre karşı karşıya kalacağını ifade etmek için ve insanlara “hayatınız biraz değişecek, ama bunlar beklenen değişiklikler olacak, endişeye kapılmaya gerek yok” mesajını da alttan alta vermeyi amaçlayan bir ifade yeni normal. Ama tanımı itibariyle de bir paradoks aslında, çünkü yeni olan bir şey normal olabilir mi? Bu halimiz yeni normalse, eski halimiz de normal miydi?

PIMCO yatırım şirketinin başkanı Muhammed A. El-Erian o dönemde yaptığı meşhur bir konuşmasında, kriz sürecinde kullanılan yeni normal kavramına değiniyor ve krizde alınan büyük yaraların sebebinin krizden önceki birkaç yıl boyunca normalle uzaktan yakından alakası olmayan, olağanüstü bir süreçten kaynaklandığını söylüyor. Yani, yeni normal kavramının kullanım sebebini bu şekilde açıklıyor. Ancak kriz sonrasında da şu anda olduğu gibi bu kavramın bağlamından çıkarılarak her fırsatta kullanılıyor olması ne yazık ki bu kelimenin de büyük bir klişeye dönüşmesine sebep oluyor ve yalnızca gelecekteki değişiklikleri değil, geçmişte yaptıklarımızı da normalleştirme çabasına işaret ediyor.

              

eski zaten normal değildi

 

Yeni Normal Gerçekten Yeni mi?

Salgın sürecinde, yeni normal kavramı yalnızca gündelik hayatımızda aldığımız tedbirlerin hayatımızın büyük bir parçası haline geleceğini değil, toplumumuzda normal şartlarda asla olmayacak değişikliklerin de gerçekleşeceğini varsayıyor aslında. Örneğin, her yerde “Evden çalışmak yeni normal olabilir mi?” gibi sorulara rastlıyoruz. Sanki daha önce evden çalışan ve bunu hayatının normali haline getirmiş insanlar yokmuş ve şimdiyse “norm” evden çalışmak olacakmış gibi içi boş bazı argümanlar öne sürülüyor. Özellikle de Amerika ve Avrupa’da evden çalışmak pek çok şirketin salgından önce de uyguladığı bir şeydi zaten. Amerika merkezli bir analitik danışmanlık şirketi olan Gallup'ın paylaştığı verilere göre Amerikalıların %43’ü sık sık evden çalışıyorlar örneğin. Üstelik Türkiye’de de serbest çalışan ve evden çalışma sistemine geçen pek çok şirket vardı. Evden çalışmanın salgından sonra “normalleşeceğini” varsaymak, salgından önce bunun çok absürt bir şey olduğu düşüncesini yaratıyor, aslında bu pek de doğru değil. 

Eskinin Normalliği Tartışılır Mı?

Daha önce de bahsettiğimiz gibi, yeni normal diye bir kavramın peyda olması, eski düzenimizin normal ve sorunsuz olduğu gibi yanıltıcı bir varsayım üzerine kurulu. Salgın boyunca kalabalıklardan uzak durmamız, insanlarla mesafemize dikkat etmemiz gerekecek. Bu pek çok durumda hayatı zorlaştırabilir elbette. Ancak salgından önceki süreçte toplu taşımalara konserve balıklar gibi doluşmak zorunda olmamız da normal değildi. Ekonomimizin, eğitim ve çalışma fırsatlarının, kültürel imkanların ülkemize homojen olarak dağılmamış olmasının bir sonucu olarak nüfus belli bölgelerde yoğunlaşıyor. Özellikle de İstanbul’daki yoğunlaşmanın salgından önce normal ve sağlıklı olduğunu kim savunabilir ki?

İşe gitmek için günde iki saatten fazla zamanı yolda geçen, yani aslında her gün iki saat fazla mesai yapan binlerce insan var. Her gün iki saat fazladan yol mesaisi yapan bir insan, her ay bir haftalık mesai kadar zaman kaybediyor. Sorun yalnızca evden çalışmanın mümkün ya da normal olup olmaması değil. Sorun plansız ve orantısız kentleşmede, imkanların ülkeye homojen dağıtılmamasında, insanların vakitlerini, sağlıklarını ve yaşam koşullarını kontrol etme özgürlerini büyük oranda kaybetmiş olmalarında. 

Salgın sürecinde alınan ve uygulamamız gereken tedbirleri “yeni normal” çerçevesinde görmek kötü bir şey değil elbette. Ama bunu yeni bir normal olarak kabul ederken eskiyi de normalleştirmeyelim. Gündelik koşuşturmamızda eksik olan pek çok şeyin farkına salgın sürecinde vardık. İşe giderken yolda zaman kaybetmemenin, evimizde sağlıklı beslenebilmenin, çocuklarımızın yüzünü daha çok görebilmenin aslında mümkün olduğunu fark ettik çoğumuz. Aslında yaşlılara devlet desteğinin ve yardımlarının artırılabileceğini de gördük örneğin. Bu süreçte yeni alışkanlıklar edinirken, eski halimizin normalliğini sorgulamalıyız ki salgından sonraki süreçte daha sağlıklı kararlar alabilelim.

Yeni Normalin Bir Tüketim Tuzağına Dönüşmesine İzin Vermeyin

Eski alışkanlıklarımızın ne kadar köklü olduğunu, salgının en yoğun olduğu süreçte dahi kıyafet alışverişi yapmaya devam ettiğimizde çok iyi gördük. Mağazalar kapalıydı ve bizler de evlerimizden çıkamıyorduk belki ama lüzumsuz tüketmeye devam ettik.

 

saldından sonra alışveriş

Salgın boyunca eski alışkanlıklarımızı hiç sorgulamadan ısrarla tüketmeye devam ettiğimiz bir dönem hiç hayra alamet değil. Üstelik, “yeni normalin” bilhassa bilinçsiz tüketiciye yönelik bir ürün paketi gibi süslenip püslenip sunulmasını da sorgulamamız gerekiyor. Yeni normalin, yeni bir online alışveriş tuzağı olarak kullanılmaması için hem bilinçli alışveriş yapmamız hem de eski alışkanlıklarımızı uzun uzadıya irdelememiz, dersler çıkmamız gerekiyor. 


YORUMLAR - 1 değerlendirme

Sen bu konuda ne düşünüyorsun?
Özge3 yıl önce
Sizi bilmem ama her alanda uygulanan "yeni normal" prosedürleri bana zaten olması gerekenler gibi geliyor. Alışveriş yaparken kasa önünde tıklım tıkış sıra beklemektense araya mesafe koymayı tercih ederim. Keşke virüs gitse ama bu yarattığı durumlar ve kurallar hep kalsa. El yıkamak, insanlara saygı göstermek zaten kültürün bir parçası olmalı.

İLGİLİ MAKALELER

İNDİRİM KATALOGLARI