Tüketim Çılgınlığının Karantinada Tam Gaz Devam Etmesi Ne Anlama Geliyor?

Sosyal izolasyonun yeni normalimiz haline geldiği günlerden geçiyoruz. Normal şartlarda her gün işe gidenler ve evinde çok vakit geçirmeyenler için bu yepyeni bir çalışma ve ev düzeni anlamına geliyor. Spor salonlarından, restoranlardan, kafelerden, arkadaş buluşmalarından ve AVM turlarından mahrum kaldığımız son birkaç haftada tek tüketim mekânımız evimiz. Üç öğün yemeğimiz, sabah kahvemiz, sporumuz, arkadaş buluşmalarımız, iş toplantılarımız, kısacası her şeyimiz evde gerçekleşiyor. Normal koşullarda herkesin evde olmasının tüketimi yavaşlatacağını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Sosyal izolasyon süreci başladığından bu yana, online alışveriş başta olmak üzere tüketim kanallarında büyük bir artış görülüyor. Peki ama neden?

Evde Kalmak Tüketim Alışkanlıklarımızı Nasıl Değiştirdi?

Koronavirüs tehdidi ülkemizde de kendini göstermeye başladığından bu yana tüketicinin verdiği ilk tepki temel gıda ve hijyen ürünlerini evlerine depolamak oldu. Makarna raflarının bir günde nasıl boşaldığını, kolonya bulmanın neredeyse imkansız olduğu o ilk birkaç günü hatırlayalım. Adeta herkes hayatta kalma moduna geçmiş, öncelikli temel ihtiyaçlarını giderip kendini en azından birkaç haftalığına güvenceye almak istemişti. Bu mevcut ürünlerin herkese eşit oranda yetebilmesinin önüne geçmiş olsa da aslında özünde çok da absürt bir tepki değildi. Markete sık sık gitmemek, aşırıya kaçmadan tek seferde toplu alışveriş yapmak virüsün yayılma hızının düşürülmesi için alınması gereken tedbirlerden biri. Böylece evden daha az çıkmayı ve mümkün olduğu kadar az sayıda insanla temas kurmayı başarabiliyoruz. Ancak bu süreçte tüketim alışkanlıklarındaki tek değişiklik temel gıda ve hijyen malzemelerine talebin artması olmadı elbette.

Gıda harici online alışveriş kanallarında talebin azalması şöyle dursun, hiç beklenmeyen bir talep artışı oldu. Hiçbirimizin evimizden çıkmadığı ve mantık çerçevesinde düşünüldüğünde, yeni kıyafetlere, ayakkabılara ihtiyaç duymadığı bir dönemden geçiyor olmamıza rağmen giyim sektöründe yapılan online alışverişlerde büyük bir artış oldu örneğin. Online alışveriş platformlarının “ev şıklığı”, “pijama konforu”, “home-office stili” gibi çeşitli sloganlarla başlattığı indirim kampanyalarının da bunda çok etkisi oldu elbette. 

Giyim sektörünün yanı sıra teknoloji ve mobilya gibi sektörlerde de talep artışı yaşanıyor. Evden çalışmak için evde mutlaka bir ofis kurulması çok elzemmiş gibi havalı çalışma masaları, pahalı çalışma koltukları, kırtasiye malzemeleri gibi ürün kategorilerinde de satışlar tavan yapmış durumda. Zoom üzerinden toplantıya katılmak için pahalı bir kulaklık ve mikrofon setine, evden çalışabilmek için daha iyi bir bilgisayara, evde sıkılmamak için daha iyi bir televizyona ihtiyaç olduğu algısının yaratılmasında reklamlar ve kampanyaların büyük etkisi var elbette. Ama toplumun genelinde böyle bir eğilim görülmesinin başka gerekçeleri var elbette.

anneler günü hediyeleri

 İzolasyonda Neden Daha Fazla Tüketiyoruz?

Evlerimizde olduğumuz bu süreçte temel gıda ve hijyen malzemeleri haricinde giyim, teknoloji, mobilya gibi farklı sektörlerde satışların artmış olmasının tek sebebi reklamların tüketicileri yanıltıyor olması değil. Bir sürü bilinmeyenle dolu, zorlu bir kriz döneminden geçiyoruz. Normal hayat pratiklerimizi yarıda kesmek zorunda kaldığımız bu günlerde evdeki hayatımızı daha yaşanılabilir kılabilmek, eski ritüellerimizi evde de olsa devam ettirebilmek kaygısıyla yeni ürünler satın alıyoruz. Bu ürünleri satın alıyor olmak süreç üzerinde kontrolümüz olduğunu hissetmemizi sağlıyor. Tüketimimizi evde de devam ettirerek bu süreci daha kolay geçirebileceğimize inanıyoruz. 

Örneğin, normalde dışarıda kahve içmeyi çok seven insanların evlerine pahalı kahve çekirdekleri, kahve makineleri sipariş verdikleri görülüyor. Bu davranışın ardındaki düşünce süreci ise şöyle işliyor: “Normalde dışarıda güzel kahveler içerdim, ama şimdi kafelere gidemiyorum, bu ritüeli evde nasıl devam ettirebilirim?” Aynı durum, izolasyon sürecinden önce düzenli olarak spor salonuna gidip spor yapan insanlar için de geçerli. “Spor salonuna gidemiyorum, o zaman spor salonunu eve nasıl taşıyabilirim?” Bu düşünce süreci, yalnızca spor malzemelerinin satışında değil, ücretli spor uygulamalarının kullanıcı sayılarında da büyük bir artışa sebep oldu. Özetle, bu süreçte yapılan tüketimlerin çoğu insanların önceki hayat pratiklerini devam ettirmek için tüketime yönelmiş olmaları ve kendilerine eve kapattıkları için kendilerini ödüllendirme ihtiyacı hissetmelerinden kaynaklanıyor.

 Bu Süreçte Online Alışveriş Yaptığımız İçin Kendimizi Suçlu Hissetmeli Miyiz?

Çoğumuzun aklından bu soru geçiyor. Kuryelerin ve kargo şirketlerinde çalışanların hayatlarını riske atarak çok büyük yükler sırtlandığı bu dönemde, indirimde ayakkabı bulduğunuz için alışveriş yapmalı mısınız? Alışveriş yaptığınızda kendinizi suçlu hissetmeli misiniz? Bu süreçte kesinlikle elzem olmayan tüketimi minimuma indirmek hem online alışveriş platformlarında hem de kargo şirketlerinde çalışanların yükünü hafifletecek, temel gıda ve hijyen ürünlerinin teslimatlarını ise kolaylaştıracak bir adım. Dolayısıyla online alışveriş yaparken bunu göz önünde bulundurmakta fayda var.

Tüketime devam etmek gerektiğinin savunulduğu argümanda ise işletmeleri ayakta tutabilmek ve ülke içinde nakit akışını sağlayabilmek için belli bir seviyede tüketimin devam etmesi gerektiği öne sürülüyor. Bu bir ölçüye kadar doğru olsa da, online alışveriş yaparken dengeyi tutturabilmek çok önemli. Bu süreçte aslında ihtiyacınız olmayan şeylere para harcamanın uzun vadede bütçeniz için mantıklı bir karar olup olmadığını da sorgulamanız gerekiyor. Önümüzdeki süreçte ne olacağını bilemiyorken yaz için tatil planları yapmak, 6-7 ay sonrasına uçak bileti almak pek de gerçekçi ve mantıklı bir adım olmayabilir. Özetle, bu dönemdeki tüketimimizin sadece bizi değil pek çok insanı etkilediğini ve bilinmezlerle dolu bu ortamda ekonomik olarak daha bilinçli kararlar vermeniz gerektiğini unutmadan tüketim kararlarınızı şekillendirmeniz büyük önem taşıyor.


YORUMLAR - 4 değerlendirme

Sen bu konuda ne düşünüyorsun?
Aysun3 yıl önce
Şu anda bakıyorum, mağazalar sanki hiçbir şey olmamış gibi indirimler, kampanyalar yapmaya devam ediyorlar. Yaz modasıymış, plaj keyfiymiş falan filan... Ya daha salgın bitmedi. Sanki her şey normalleşmiş gibi bir algı yaratıyorlar. 1 ay önce her yer kapalıydı. Atölyelerde maske dikiyorlardı. Şimdi bana "güneşin tadını çıkar. bikini al" diyor. İsterseniz bedava yapın satın almayacağım. Bu karantina süresince anladığım önemli şeylerden birisi bu oldu. Gereksiz yere alışveriş yaparak kendimi kandırıyormuşum.
Sedanur3 yıl önce
Salgın sürecinde "karantina alışverişim" diye videolar çeken bir sürü youtuber vardı. Millet işsiz kalmış eve ekmek alamıyor. Bunlar hala "indirimden şunu aldım", yok Trendyol alışverişim yok SHEIN indirim kodu paylaşıyorum. Öylesine iki yüzlü ve yapmacık bir dönemde yaşıyoruz ki. İşin kötü yanı bu videoların altında bir sürü olumlu yorum oluyor. Kimse eleştirmiyor... Herkes izliyor ve herkes hiçbir şey olmamış gibi lüzumsuz yere alışveriş yapmayı sürdürüyor.
Hatice3 yıl önce
Tam tahmin ettiğim gibi. Çevremdeki herkes "alışveriş yapmıyorum" diyordu. E peki bu mağazalar nasıl bu kadar ziyaretçi alıyor? Kim alıyor bu kadar kıyafeti, kozmetik ürününü? İtiraf edelim; hayatlarımız öylesine sıradandı ki. Evden işe, oradan eve. Ne kadar türlü türlü şeylere yakınsak da zamanın geçişi bizi rahatsız etmiyordu. Şimdi millet 1 ay evde kalınca ne yapacaklarını şaşırdılar. Doğal olarak alışverişe devam. Yeni şeyler alarak kendi kendimizi kandırıyoruz sadece.
Deniz4 yıl önce
O kadar doğru ki yazdıklarınız. Hatta hiç öyle etrafımdakileri eleştirmeden kendi aldıklarıma bakıyorum gerçekten sırf "eski düzen devam etsin" ihtiyacından başka bir şey değil bu.

İLGİLİ MAKALELER

İNDİRİM KATALOGLARI