Duygularımız Para ile İlişkimizi Nasıl Etkiliyor?
Alışveriş yaparken duygularımızı ve dürtülerimizi kontrol edemediğimizin çoğu zaman farkında olmuyoruz. Bir harcama kararının ardında yatan gerçek sebepleri irdelemeden, duygularımıza ve dürtülerimize yenik düşüyor, bu zaafın farkına dahi varamıyoruz. Dolayısıyla, alışveriş yaparken duygularımızı neden kontrol edemediğimizi anlayabilmemiz ve daha bilinçli alışveriş rutinleri oluşturabilmemiz için öncelikle duygularımızın para ile kurduğumuz ilişkiyi nasıl etkilediğini incelemekte fayda var.
Günümüzde yetişkin bir insanın para ile ilişkisi sanıldığının aksine erken yetişkinlikte değil, çok daha küçükken, erken çocuklukta şekilleniyor. Şöyle bir düşünün, küçüklüğümüzden itibaren çoğumuz paranın kazanılması gereken bir şey olduğunu, yani çoğu zaman bir ödül olduğunu ve bizi mutlu eden şeyleri satın almak için parayı kullanmamız gerektiğini gözlemliyoruz ve öğreniyoruz. Dolayısıyla, para ile ilişkimiz, para kazanmaya başladığımızda değil, duygu dünyamızın şekillendiği erken çocuklukta oluyor. Para ile ilgili tüm toplumsal, kültürel ve ekonomik kodları o yaşlarda öğreniyor ve bu kodları belli duygularla eşleştiriyoruz.
Canımız sıkkınken para harcamak kendimize verdiğimiz değeri anlık olarak pekiştirmemizi sağlıyor örneğin. Gereğinden fazla para harcamışsak, alışverişte ipin ucunu biraz kaçırmışsak çok geçmeden pişmanlık duyuyoruz. Ödül, tatmin, pişmanlık, mutluluk, sıkıntı, öfke gibi duyguların para ve alışveriş ritüellerimizde belirli karşılıkları var. Bu karşılıklar bireyden bireye değişse de duyguların para ile ilişkiyi doğrudan etkilediği herkes için geçerli bir gerçek.
Harcama Alışkanlıklarımız Nasıl Şekilleniyor?
Günümüzde çoğu yetişkinin alışveriş ve para ile kurduğu ilişkinin tamamen duygulara ve dürtülere bağlı olduğunu gösteren şeylerden biri de kazanılan para arttıkça harcamaların da aynı oranda artması. Üstelik bu artış, bireyin çoğu zaman farkında olmadan yaptığı küçük hayat tarzı değişiklikleri üzerinden şekilleniyor. Kazandıkları para miktarı arttıkça daha çok para harcamalarına sebep olan alışkanlıklar geliştiren kişiler, borç batağından hiç çıkamıyorlar ya da borçları olmasa da asla birikim yapamadıklarından şikâyet ediyorlar. Başka bir deyişle, para mevhumu ile kurulan ilişki, ihtiyaçlar üzerinden değil, paraya ve eşyaya atfedilen değer üzerinden şekilleniyor.
Son yıllarda harcama dürtüsünün ardında gerçekten hangi duygular yattığını anlayabilmek için bireysel deneyler yapanların sayısı arttı. Örneğin, bir hafta, bir ay veya bir yıl boyunca hiç alışveriş yapmamak gibi deneyimler, alışveriş yapma dürtüsü belirdiğinde bu dürtünün ardında yatan gerçek duygunun kaynağını bulmayı mümkün kılabiliyor. Bu tür deneyleri yapan kişiler, kendilerini online alışveriş sitelerinde gezerken bulduklarında, bu alışveriş dürtüsünün gerçekten ihtiyaç temelli bir dürtü olup olmadığını, o gün yaşanan olumsuz duyguların bu dürtüyü tetikleyip tetiklemediğini görme fırsatı buluyor ve parayla ilişkilerinde duygularının nasıl bir rol oynadığını birebir gözlemleyebiliyorlar. Bu tür deneyler herkes için uygulanabilir olmayabilir, ancak para ile kurulan ilişkide hangi duyguların ön plana çıktığını gözlemlemek, alışveriş isteği ortaya çıktığında bunun gerçekten ihtiyaç olup olmadığını sorgulamak güzel bir başlangıç olabilir.
bu konuda ilgini çekebilecek yeni başka makaleler de var!
>> Online Alışverişe Alternatif Bakış: Ertelenmiş Doyum
Alışveriş Yaparken Duygularımızı Frenlemek Mümkün Mü?
Alışveriş yaparken çoğu zaman duygularımızı kontrol edemediğimiz, daha doğrusu duygularımızın ne denli büyük bir rol oynadığını fark etmediğimiz doğru. Ancak, duygularımızın alışveriş alışkanlıklarımıza etkisini gözlemlemek için bilinçli adımlar ve rutinler oluşturmak da bizim elimizde. Bütçe oluşturarak, harcamalarımızı düzenli olarak takip ederek ve en önemlisi, yeni bir şey satın almak istediğimizde kendimize biraz zaman tanıyıp ihtiyaçlarımızı ön planda tutmaya çalışarak parayla kurduğumuz ilişkiyi daha bilinçli ve kontrollü bir düzleme taşıyabiliriz.
YORUMLAR - 2 değerlendirme