Toplumsal Paniğin Tüketici Psikolojisine Etkisi ve Koronavirüs
Tüm dünyanın koronavirüsü konuştuğu şu günlerde salgın tehdidinin ve medyanın yönlendirmelerinin toplum psikolojisini nasıl etkilediğini ve halihazırda var olan panik duygusunu nasıl körüklediğini incelemekte fayda var. Bu tür zamanlarda dünyada neler olup bittiğinden ve en son gelişmelerden haberdar olmak hepimizin öncelikli amaç ve sorumlulukları arasında yer alıyor. Her gelişmeye ve son dakika haberine anında ulaşabiliyor olmak çoğu zaman bir avantaj olsa da çok yorucu bir tempoya dönüşebiliyor. Her bilginin ve haberin tüm dünyaya hızla yayılabiliyor olması yanlış haber ve yönlendirmelerin de hızla yayılabileceği anlamına geliyor. Toplumsal panik dönemlerinde bu tür yanlış haber, yönlendirme ve spekülasyonların farklı amaçlar doğrultusunda kullanıldığına da rastlıyoruz ne yazık ki. Özellikle sosyal medyada bilgi kirliliğinin hat safhada olduğunu düşününce, güvendiğimiz haber kaynaklarından, gazetelerden ve resmi kuruluşlardan aldığımız bilgiler dışındaki kaynaklara itibar etmemeli ve felaketi fırsata çevirmeye çalışan markalardan ve reklamlardan uzak durmalıyız. İnsanların korkularını körükleyerek gereksiz ürünler satın almalarını sağlayacak yönlendirmelere de kesinlikle itibar etmemeliyiz.
Örneğin koronavirüs salgını baş gösterdiğinden bu yana çok kısa bir sürede talep arttığı için maske fiyatları da birdenbire artış gösterdi. Online alışveriş sitelerinde ve sosyal medya platformlarında sürekli olarak çeşit çeşit maske reklamına rastlıyoruz. Üstelik üç dört ay öncesiyle karşılaştırıldığında maske fiyatlarındaki artış krizin nasıl fırsata çevrildiğini gözler önüne seriyor. Maske örneğinden de anlaşılacağı üzere, ne yazık ki bu tür panik zamanlarında ticaret sektöründe krizi bir şekilde fırsata çevirmeye çalışan firmalar, mağazalar, kişiler, kurumlar ve medya kanalları muhakkak olacaktır. Dolayısıyla doğru kaynaklardan şaşmamak gerektiğini bir kez daha vurgulamakta fayda var.
Paniğe Kapılmadan Krize Hazırlanmak Mümkün mü?
Salgın, afet, ekonomik kriz, kıtlık gibi risk ve tehlikelerin olduğu dönemlerde insanların en sık gösterdiği tepkilerden birisi de acil durumlar için yiyecek içecek stoklamaktır. Market rafları birden bomboş kalır, herkes evini olası bir sığınmaya hazır hale getirmeye çalışır. Genelde bu tür tepkilerin abartı olduğu, insanların panikle kendilerini kaybedip mantıksız davrandıklarına dair bir algı hakimdir. Ancak bu davranış her zaman yalnızca panik duygusuyla açıklanmamalıdır. Pek çok risk ve tehlike durumda insanların verdiği bu tepki olası bir krize hazırlanmak için verilebilecek en mantıklı tepkilerden biridir aslında.
Örneğin koronavirüs salgını yayılmaya devam ettikçe Çin’de, Japonya’da ve en son İtalya’da bomboş kalan süpermarketleri düşünelim. Koronavirüs insanların kendilerini evlerine kapatmalarını gerektirebilecek, uzun bir kuluçka dönemi öngörülen bir salgın. Dolayısıyla özellikle de tehlike bölgelerindeki insanların olası bir tehlike için evlerini hazır hale getirmelerinden daha mantıklı bir krize hazırlanma metodu daha düşünülemez. Bu tür tehlike bölgelerinde her an insanlardan kendilerini evlerinde izole etmeleri istenebilir. Bu tür tedbir ve güvenlik amaçlı durumlar için hazırlıklı olmak daima faydalıdır ve bu tür davranışların paniğe kapılmakla açıklanmaması ve olumsuz değerlendirilmemesi gerekir. İtalya’nın kuzeyi gibi ciddi bir tehlike bölgesinde bu tür tedbirlerin alınması gayet doğal.
Böyle dönemlerde insanlara duygularıyla ya da panikle hareket etmemeleri gerektiği söylenir bazen. Ancak duygular ve özellikle de panik duygusu bu tür durumlarda doğru kararları vermemizi sağlayan en önemli kaynaklarımızın başında geliyor. Dolayısıyla, önceden plan yapmak, hazırlıklı olmak ve her duruma temkinli yaklaşmakta fayda var. Önemli olan spekülasyonlara kulak asmadan, doğru kaynaklardan faydalanarak durumu analiz edebilmek ve kararında bir hazırlık yapmak. Bunun ötesine geçmek çok yorucu ve yıpratıcı bir süreci beraberinde getirebilir ne yazık ki.
Panik Dönemlerinde Nesil Farkı Kendini Nasıl Gösteriyor?
Bu tür dönemlerde yaşlıların ve gençlerin verdikleri tepkilerin farklılık gösterdiği de gözlemleniyor. Örneğin, İkinci Dünya Savaşı, hastalık, salgın vb. deneyimleri olan, gıdaya erişim zorluğunun ne demek olduğunu deneyimlemiş nesiller bu tür olası salgın ve kriz durumlarında daha temkinli davranıyorlar. Ne tür sıkıntılar yaşanabileceğini bildikleri için daha sakin ve mantıklı adımlar atıyorlar. Ancak hayatları boyunca böyle bir şey deneyimlememiş insanlar ve özellikle genç nesillerin panik havasına daha kolay girdiği ve ne yapacaklarını bilemedikleri için yanlış kaynakların manipülasyonlarına daha açık oldukları da görülüyor. Dolayısıyla, özellikle de böyle bir deneyimi olmayan kişilerin doğru kaynakları bulmaları ve güvenilir olmayan kaynaklara, yönlendirmelere kulak asmamaları gerekiyor.
YORUMLAR - 5 değerlendirme