Hayatlarımız her geçen gün hızlanmaya ve yoğunlaşmaya devam ediyor; uzayan çalışma saatleri, fazla mesailer, trafikte akıp giden saatler derken günün 24 saati çoğumuza yetmiyor. Hal böyle olunca, pratik çözümler ve hizmetler çoğumuz için hayat kurtarıcı oluyor. Teknolojinin gelişmeye, online ve mobil hizmetlerin de sayıca artmaya devam etmesiyle, farklı hizmet sağlayıcıları arasındaki rekabet kızışıyor, bu rekabet kızıştıkça da hem biz tüketicilerin aldığı hizmet kalitesi artıyor, hem de bu hizmetlerin maliyeti azalıyor.
Yemeksepeti uygulaması uzun zamandır Türkiye’nin dört bir tarafında yaygın olarak kullanılıyor. Dünya genelinde de Uber Eats, Deliveroo, Foodora gibi girişimlerin gelmesiyle yemek teslimatına yeni bir konsept getirildiğini görüyoruz. Online yemek siparişi verme fikrine artık çoğumuz alışkınız. Yemeksepeti bu alanda öncü olsa da bazı restoran zincirlerinin kendi online teslimat sistemleri de Türkiye’de sıklıkla kullanılıyor. Ancak dünya genelinde görmeye başladığımız yeni girişimlerin hizmet konsepti biraz daha farklı çünkü yemek teslimatı restoranın kendi personeli tarafından sağlanmıyor. Yani, müşteri ve restoran arasındaki ilişkiye üçüncü bir taraf olarak yemek teslimat platformları eklenmiş oluyor.
Online Yemek Teslimat Hizmetleri Nasıl İşliyor?
Öncelikle Uber Eats’in nasıl işlediğine göz atalım. Yemek siparişinizi Uber Eats üzerinden verdiğinizde yemeğiniz Uber şoförleri ya da teslimatçıları tarafından belirttiğiniz adrese, istediğiniz saatte getiriliyor. Bu konseptin alıştığımız online yemek siparişi platformlarından farkı, bunun müşteriden ve restorandan oluşan iki taraflı bir ilişki olmaması. Uber Eats ve benzeri modellerde müşteri, restoran ve teslimatçıdan oluşan üç taraflı bir ilişki var. Örneğin, müşteri olarak Uber Eats üzerinden yemek siparişi verdiğimizde, restoran Uber Eats’e sipariş verdiğimiz yemeğin satış fiyatı üzerinden belli bir oranda komisyon ödüyor. Müşteri hem yiyecek bedelini hem de standart teslimat bedelini ödüyor. Böylece müşteri istediği yemek siparişini daha kısa sürede ve düşük bir maliyetle teslim alabiliyor. Uber Eats için çalışan teslimat tedarikçileri de emeklerinin karşılıklarını Uber Eats tarafından alıyorlar.
Uber Eats’in online yemek siparişi pazarında en büyük avantajı, halihazırda oldukça geniş bir Uber kullanıcı ağına ve Uber şoförü ağına sahip olması. Uber Eats dahilinde yalnızca arabayla değil, bisiklet ve motosikletle de teslimat yapılıyor. Bu hizmet konsepti restoranlar için de ideal çünkü kendi bünyelerinde teslimat görevlisi ve aracı bulundurmak zorunda değiller. Uber’in her an seyir halinde olan şoförleri ve araçları olduğu için, restoranlar da bu avantajdan yararlanarak, müşterilerine istedikleri zaman teslimat hizmeti sağlayabiliyorlar. Uber Eats ABD, Fransa, Birleşik Krallık, İspanya, Belçika, İtalya, Birleşik Arap Emirlikleri, Güney Afrika gibi pek çok ülkede, toplamda 200 şehirde hizmet veriyor.
Aplikasyonlardaki algoritmalar her kadar farklı kıstaslara göre çalışsalar da süreci en hızlı şekilde yürütmek için sipariş verilen restorana en yakın olan teslimatçılara öncelik verirler. Bu yüzden teslimatçılar genellikle fast food ya da pizza restoranların yoğunluklu olduğu alışveriş merkezlerine yakın mesafelerde beklerler.
Deliveroo da benzer bir sistemle yemek sipariş hizmet veren, toplamda 80.000’den fazla seçkin restoran ve 60.000’den fazla teslimatçıyla çalışan bir platform. Geçtiğimiz günlerde Amazon’un 575 milyon dolar yatırım yapmasıyla adından söz ettiren Deliveroo’nun yakın zamanda sektörü derinden etkileyecek yenilikler ve hizmetler sunması bekleniyor. Merkezi Londra’da bulunan Deliveroo, şimdiye kadar toplamda yaklaşık 1,5 milyar dolarlık bir yatırım desteği almış durumda. Böylesine büyük bir yatırım desteğini arkasına alan Deliveroo’nun bundan sonraki adımlarının sektörde dengelerin değişmesine neden olacağı tahmin ediliyor. Özellikle de küresel online alışveriş devi Amazon’un Deliveroo’ya böylesine büyük bir yatırım yapmış olması, online yemek alışverişi ve teslimatı pazarının ve pazardaki rekabetin ne kadar büyük olduğunu da gösteren bir gelişme.
Deliveroo ve Uber Eats’e benzer bir iş modeliyle çalışan bir başka yemek teslimat platformu da Foodora. Restoranları, teslimatçıları ve müşterileri bir araya getiren Foodora Norveç, Avusturya, Finlandiya, Almanya ve Fransa gibi pek çok Avrupa ülkesinin yanı sıra Kanada, Singapur, Pakistan ve Malezya gibi ülkelerde de 9000’den fazla seçkin restorandan yemek teslimat hizmeti sağlıyor.
Bu tür platformların sağladığı üç taraflı ilişkide sorun yaratabilecek tek şey, teslimat şirketinin müşteri memnuniyeti ve restoranın müşteri memnuniyetinin tek bir odakta toplanıyor olması. Yani yemek siparişi veren müşteri ürün teslimatından memnun kalmadıysa, bu restoranla ilgili memnuniyetini etkileyebiliyor, müşteri yemekten memnun olmadığında da teslimattan duyduğu memnuniyeti doğrudan etkileyebilir. Bu durumun elbette sağlık açısından da önemi bir hayli büyük. Zira yiyeceğimizi bize hiç tanımadığımız birisinin ulaştırması ve bu kişinin söz konusu restoranla doğrudan bir ilişkisinin olmaması bütünüyle bir güven meselesi.
Türkiye’de Eve Servis Yapan Market Alışverişi Platformları
Türkiye’de halihazırda büyük ve başarılı bir online yemek siparişi platformu olan Yemeksepeti’nin varlığı, bu sektördeki yeni yatırım ve girişimlerin yemek siparişinden çok online ve mobil market alışverişi teslimatı gibi hizmetlere kaymasına sebep oluyor. Getir’in çeşitli iş ortaklarıyla ve bankalarla kampanyalar düzenleyerek kısa zamanda sadık bir müşteri ağı oluşturması, pazarda bu yönde büyük bir ihtiyaç olduğunu ortaya koymuştu. Gıda, kişisel bakım gibi ürün kategorilerinde 7/24 teslimat hizmeti veren Getir, çalışma ağını hızla büyüterek hizmet verdiği konum sayısını da hızla arttırdı. Yakın zamanda Getir’in yalnızca market alışverişi değil, online yemek siparişi teslimatına da başlayacağı söyleniyor. Böylece Getir’in online yemek siparişi de Uber Eats gibi sistemlere benzer bir hizmeti olacak.
Geçtiğimiz günlerde online market alışverişi alanında bir girişim de Yemeksepeti’nin Banabi hizmetiyle başladı. Öncelikle İstanbul’un Beşiktaş, Ortaköy, Etiler, Şişli, Çeliktepe gibi semtlerinde hizmete açılan Banabi, geçtiğimiz günlerde Anadolu Yakası’nda da hizmet vermeye başladı. Banabi’nin Türkiye pazarındaki en büyük avantajı Yemeksepeti’nin geniş ve sadık kullanıcı ağının doğrudan Banabi’den de faydalanabiliyor olması. Farklı bir aplikasyon kullanmak yerine, Banabi’nin de Yemeksepeti mobil uygulaması üzerinden hizmet vermesi, şimdiden günlük işlem ve kullanıcı sayısının oldukça yüksek rakamlara ulaşmasını sağladı.
Uber Eats ve Deliveroo gibi şirketler büyük çoğunlukla bisikletli kuryelerle hizmet verirken ülkemizdeki yerel teslimat uygulamalarında araç olarak motorsiklet ve scooterlar ön planda.
Küçük Teknolojik Hayaller Devasa Girişimlere Dönüşüyor.
Hem Türkiye’de hem de dünya genelinde bu tür online hizmetlerin hikâyesine baktığımızda, başlangıç noktasının küçük start-uplar olduğunu görüyoruz. Günlük hayatı doğru bir şekilde gözlemleyerek insanların ihtiyaçlarını doğru bir şekilde analiz edebilen ve bu ihtiyaçlara teknolojik çözümler getirebilen bu girişimler, kısa zamanda büyüyerek Türkiye’de Yemeksepeti, Getir, Banabi gibi büyük ve yüksek potansiyelli işletmelere, dünya genelinde de Deliveroo, Foodora ve Uber Eats gibi küresel devlere dönüşüyor. Şöyle bir baktığımızda, Yemeksepeti 2000’de, Deliveroo 2013’te, Uber Eats 2014’te, Getir ise 2015’te hizmete başladı. Her biri online yemek ve market alışverişi sektöründe kısa zamanda dev işletmelere dönüşen bu platformları göz önüne alırsak, önümüzdeki yıllarda bu pazarda daha pek çok yenilikle karşılaşacağımıza şüphe yok.
YORUMLAR - 2 değerlendirme