Moda Sektörünün Karanlık Yüzü
“Etik moda” kavramından ve bu kavramın son zamanlardaki yükselişinden bahsetmeden önce moda sektörünün karanlık gerçekleriyle yüzleşelim. Tıpkı “fast food” gibi “fast fashion” yani hızlı moda da dünyayı tamamen ele geçirmiş durumda. Son yüzyılda giysi ve giyinme kavramına bakışımız, tüketim alışkanlıklarımız kökünden değişti. Hızlı tüketimi teşvik eden global markalar tüketim maliyetlerini minimize ederek çok ucuza kıyafetler satabiliyorlar. Biz tüketiciler de indirim kovalayarak bu tür uygun fiyatlı fast fashion markalarının mağazalarında koşturuyoruz. Özetle, giysinin üretim süreciyle ve kullanım ömrünü doldurduktan sonraki atık/geri dönüştürme süreçleriyle ilgilenmiyor, bu süreçlerde markaların sorumluluklarını da görmezden geliyoruz. Halbuki dünyadaki atık sorununun en önemli aktörlerinden birinin moda sektörü olduğu bir gerçek.
Yalnızca çevre sorunu değil, insan haklarının ihlal edilmesi de söz konusu. Yoksul ülkelerde çok ucuza ve insani olmayan şartlarda çalıştırılan çoğunluğu kadın ve çocuk işçiler, dev markaların maliyetlerini düşürmek için kullandıkları en yaygın yöntemlerden biri. Yani, bir hızlı moda markasının reyonunda gördüğünüz ucuz tişörtün bu kadar ucuz olabilmesinin sebebi, o tişörtü yapan insanların insani olmayan şartlarda ve insani olmayan ücretlerle çalıştırılıyor olması.
Etik Moda Kavramı Nasıl Ortaya Çıktı?
Son yıllarda tüketicilerin moda sektörünün karanlık yüzüyle yüzleşmeye başlamaları bu konudaki bilincin artmasını sağladı. Sivil toplum örgütleri ve bilinçli tüketicilerin baskılarıyla, daha etik şartlarda üretilen ürünlere olan talep arttı. Etik moda kavramı çevre sorunundan çalışma koşullarına kadar pek çok konuda etik olmayı başarabilen markaları ve ürünleri kapsayan bir şemsiye haline gelmiş durumda. Kimi dev “hızlı moda” markaları etik moda öğretilerinden yararlanıp sürdürülebilirliğe odaklanan koleksiyonlar çıkararak kendilerini bu etik moda şemsiyesi altına dahil etmeye çalışıyor. Ancak, küçük üretim, adil çalışma koşulları, adil ücret, sürdürülebilirlik gibi sorunlara kafa yorarak tüm üretim süreçlerini etik giysiler üretmek üzere kurmuş markaların sayısı da her geçen gün artıyor.
(bkz: Giysilerimizi Kimin, Nerede, Nasıl Ürettiğini Biliyor Muyuz?)
Etik Moda Herkes İçin Etik Olabilir Mi?
İnsanları daha iyi olmaya teşvik eden bir kavram olan etik kavramı, moda sektörüne nasıl uygulanabilir? Yani, etik olma kavramı, herkesin üzerinde hemfikir olabileceği ve kelimesi kelimesine aynı şekilde tanımlayabileceği bir kavram mı? Aslında bu sorular, etik modanın durmadan evrilen tanımı ve kapsamını da bize açıklar nitelikte. Her insanın, her tüketicinin etik tanımı farklı, dolayısıyla etik modadan beklentileri de farklı. Kişiden kişiye değişen bu tanımlar ve beklentiler, kişilerin tüketim davranışlarını da derinden etkiliyor. Örneğin, kimi tüketiciler yalnızca vegan giysileri ve ayakkabıları tercih ederken, kimi tüketiciler için etik olma kavramı, çalışanların çalışma koşulları ve ücretleri üzerinden şekilleniyor. Dolayısıyla, etik modanın tek bir etik olma tanımı üzerine değil, tanımların ve beklentilerin çoğulluğu etrafında şekillendiğini söyleyebiliriz. Bu çoğulluğu besleyebilmenin ve tüketicilerin sorularının cevaplarını alarak kararlarını verebilmelerinin tek yolu da markaların daha şeffaf olmaları.
Etik Moda Kavramı Markalar Tarafından Suistimal Edilebilir Mi?
Bahsettiğimiz çoğulluk ve etik olmaya dair talep artışı, etik olmayı bir marka değerine dönüştürüyor, bu da etik ürün etiketinin bir manipülasyon aracına dönüşme riskini akıllara getiriyor. Yani, kimi markaların şeffaf olmak yerine “etik moda” ve “sürdürülebilir moda” gibi etiketlerin arkasına saklandıklarını görüyoruz. Burada biz tüketiciler markaları daha şeffaf olmaya zorlamalı ve “sürdürülebilirlik”, “etik”, “çevre dostu” gibi etiketlerin altını ne kadar doldurduklarını ve markanın samimiyetini ölçebilmeliyiz. Aksi takdirde, çok önemli bir akım ve talep dalgası olan “etik moda” da yalnızca markaların cebini dolduran bir pazarlama stratejisine dönüşebilir. Moda sektörünün karanlık yüzünü hep birlikte aydınlığa çıkarmak ve sektörün doğurduğu çevre sorunu, adil olmayan ücret ve çalışma koşulları, insan hakları ihlalleri gibi sorunlara çözüm bulmak bizim elimizde, sorumluluk ise moda sektöründe.
YORUMLAR - 2 değerlendirme