Pandemi ve Ekonomik Daralma
Pandemi süreci başlar başlamaz herkes sağlığı için endişelenmeye ve gerekli önlemler almaya başladı. Ancak, insanların işlerine gidemediği ve üretimin neredeyse tamamen durduğu bir döneme girildiği için sağlık tek endişe sebebi değil elbette. Pek çok aile ve küçük-büyük işletme geleceğe dair ekonomik kaygılar besledikleri için harcamalarını minimuma indirdi. Tüketici güveninin dünya genelinde gerilediği ve temel ihtiyaçlar dışında neredeyse hiçbir harcamanın, alışverişin yapılmadığı bir döneme girildi. Salgının ilk başladığı dönemde tehdidin belirsizliği, ne kadar süreceği ve nasıl bir sürece girildiği kestirilemediği için bu kabuğuna çekilme dönemi bir süre devam etti. Daha sonra online alışveriş gibi yöntemlerle alışveriş pratiği devam etse de, bunun pandemi öncesiyle karşılaştırılmayacağı ortada. Dünya genelinde pek çok insan hala gereksiz harcamalar yapmaktan kaçınıyor ve yalnızca temel ihtiyaçlarına odaklanıyor. İnsanların uzun vadede işlerini kaybetme korkuları ve daha büyük bir ekonomik krizin kapıda olduğuna dair endişeleri hala devam ediyor.
Pandemi Sonrası Ekonomik Hareketlilik ve İndirim Kuponları
Geçtiğimiz haftalarda, ekonomisi ilk kez daralma eğilimine geçen Çin’in perakende alışverişini teşvik etmek ve tüketici güvenini artırmak için yerel hükümetler ve üçüncü parti özel şirketler aracılığıyla indirim kuponu dağıtmaya başladığını görmüştük. Bu indirim kuponlarının perakende satışlarında bir artışa sebep olduğu da görülmüştü. İnsanlar başta bu indirim kuponlarını yalnızca temel ihtiyaçları için kullanmayı tercih etseler de daha sonra tüketici güveninin yavaş yavaş da olsa artmaya başladığı ve ekonomide küçük de olsa bir hareketliliğe sebep olduğu gözlemlenmişti.
Çin’in ekonomisine ivme kazandırmak için indirim kuponlarına başvurmuş olması pek çoğumuzu şaşırtmış olsa da aslında Çin bu yönteme başvuran ilk ülke değil. Japonya, 2000’lerde yaşadığı ekonomik duraklamayla başa çıkabilmek için yerel hükümetler aracılığıyla yürütülen bir indirim kuponu programına başvurmuştu. 2015 yılında uygulanmaya başlanan indirim kuponu programı çerçevesinde, vatandaşlar indirim kuponlarını satın almaya teşvik ediliyor ve bu kuponları kullanarak %20 indirimli alışveriş yapabiliyorlardı. İndirim kuponlarının satışa sunulmasından önce, yaşlılara ve belli bölgelerde yaşayan vatandaşlara ve çocuklu ailelere indirim kuponları ücretsiz olarak dağıtılmış olsa da 2015 yılında uygulanan indirim kuponu programı, vatandaşların kendi inisiyatifleriyle, satın alarak faydalandıkları indirim kuponlarını içerdiği için çok daha ilginç bir örnek.
Japonya’da 2015’te Uygulanan İndirim Kuponu Programı
Bu program dahilinde vatandaşların indirim kuponlarını kendileri satın alıyor olmaları, ekonomik daralma dönemlerinde yeniden para harcamak için kimlerin daha çok ivmeye ihtiyaç duyduğuna ve hangi tüketici gruplarının indirim kuponu programından faydalanmaya daha meyilli olduğuna dair önemli işaretler veriyor. Hiroşima Üniversitesi’nden birkaç araştırmacı, 2015’te Japonya’da uygulanan indirim kuponu programını inceleyerek farklı tüketici gruplarının ekonomik daralmada uygulanan bu tür teşvik programlarına tepkilerinin nasıl farklılık gösterdiğini incelemişler.
[ kaynak: https://www.mdpi.com/2071-1050/12/9/3906/htm ]
Araştırmaya göre, Japonya’da 2015’te uygulanan indirim kuponu teşvik programında orta yaşlı insanlar, ev hanımları, yüksek ve dengeli geliri olan aileler ve geleceğe dönük yatırım yapmaktansa günlük harcamalara odaklanmayı tercih eden insanlar indirim kuponu satın almaya daha meyilli. Yine aynı araştırma, finansal okuryazarlığa sahip, 40 yaşının üzerindeki bilinçli tüketicilerin indirim kuponlarını satın almaya daha az meyilli olduklarını gösteriyor. Öte yandan, bir hanenin gelir düzeyinin de indirim kuponu teşvikinden yararlanma ihtimali üzerinde bir etkisi olduğu gözlenmiş. Hane geliri yükseldikçe, indirim kuponu satın alma olasılığı da artıyor.
Hiroşima Üniversitesi’ndeki araştırmacıların yürüttüğü araştırma, indirim kuponu satın almayı tercih eden tüketicilerin, para harcamaya istekli olan ancak buna teşvik edilmeye ihtiyaç duyan tüketiciler olduğunu gösteriyor. Yani, finansal kaygıları olan, geleceğe dair ekonomik endişeleri olan ve geçinmekte zorlanan hanelerin indirim kuponu satın almayı tercih etmedikleri belirtiliyor.
Japonya Örneği Koronavirüs Sonrası İçin Ne Anlama Geliyor?
Pandemi sonrası ekonomik bir daralmanın eşiğinde olduğumuz ve toparlanmanın bir hayli uzun sürebileceği ortada. Amerika’da Mart ayına kadar 3,3 milyon vatandaşın işsizlik ödeneğine başvurduğu biliniyor. Türkiye’de de destek tedbirlerine başvuranların sayısı milyonları geçti. Demek ki herkesin geleceğe dair ekonomik kaygıları olduğu bir döneme giriyoruz. Japonya örneği üzerine yapılan araştırmada, yeniden eskisi gibi para harcamaya en meyilli tüketicilerin ekonomik kaygıları nispeten az olan, normal şartlarda da geleceğe dönük birikim planları olmayan tüketiciler olduğu ortaya çıkıyor. Demek ki bu tür tüketiciler, bilinçsiz tüketmeye ve bu yolda önlerine çıkan teşviklerden yararlanmaya daha müsaitler.
Türkiye’de buna benzer bir ekonomi planı getirilir mi bilinmez, ancak yapılan bu araştırmadan hepimizin çıkarabileceği dersler var. Ekonomik bir daralmanın eşiğinde olduğumuz bu zamanlarda bilinçli harcamalar yapmak çok önemli. Ülkemizde indirim kodu en azından şimdilik bir devlet politikası haline gelmedi. Ancak, markalar ve mağazalar kepenkleri indirmek zorunda kalmamak için kendi indirim kampanyalarına çoktan başladılar. Bu süreçte alışveriş yaparken geleceğe dönük düşünmeyi ve ayağınızı yorganınıza göre uzatmayı ihmal etmemelisiniz. Zira ne kadar süreceğini kestiremediğimiz ekonomik daralmadan sağ salim çıkabilmemizin tek yolu bu.
YORUMLAR - 2 değerlendirme