Alışveriş Keyfini Pişmanlığa Sürükleyen Sebepler
Günümüzde etrafımızdaki her şeyin bizi daha çok alışveriş yapmaya teşvik ettiğini göz önünde bulundurunca zaman zaman böyle bir pişmanlık hissetmemize pek de şaşırmamak gerek aslında. Dört bir tarafımız reklamlarla ve hayatımızı baştan yaratacak ürün vaatleriyle çevrili. Özellikle de internette karşımıza çıkıp duran reklamlar, online hareketlerimize ve alışveriş tercihlerimize göre kişisel olarak düzenlendiği için verdiğimiz online alışveriş kararlarının tamamının bize ait olduğunu söylemek bir hayli zor. Yani her ne kadar bir ürünü çok beğenerek aldığımızı iddia etsek de bu kararın arkasında bizim haberdar olmadığımız pazarlama stratejileri yatıyor. Ürünü satın aldığımızda ise bize bu ürünle ilgili vadedilen şeylerin çoğunun içinin boş olduğunu fark ediyoruz ve dolayısıyla ürünün negatif yönlerine daha çok odaklanarak büyük bir pişmanlık içinde buluyoruz kendimizi.
Bu pişmanlığın ardında yatan psikolojik sebeplere baktığımızda da yine aynı hayal kırıklığı duygusunun rol oynadığını görüyoruz. Hepimiz bir plan yaparken ya da bir amaca ulaşmaya çalışırken her şeyi olacağından daha güzelmiş gibi hayal ederiz. Örneğin, tatile gitmeden önce beklentilerimiz o kadar yüksek olur ki tatil zamanı geldiğinde karşılaştığımız pek çok şey bizi memnun etmez. Hepimizin aşina olduğu bu duygunun ardında dopamin adı verilen bir hormon yatıyor. Ödül duygusuyla ilişkilendirilen bu hormonu bir hedef için çabalarken ya da bir ürün satın almadan önce salgılıyoruz. Ancak amacımıza ulaştığımızda, istediğimiz ürünü satın aldığımızda salgıladığımız dopamin seviyesi birden düşüyor, bu da hayal kırıklığı ve pişmanlık gibi duygular yaşamamıza sebep oluyor.
Mağazalar Yaşayabileceğin Pişmanlığı Önlemek İçin Farklı Yöntemler Uyguluyor.
Mağazalar ve online alışveriş platformları bu alışveriş pişmanlığının farkındalar çünkü iade edilen ürün sayısı her geçen gün biraz daha artıyor. Dolayısıyla mağazalar da satış öncesinde ve sonrasında bazı yöntemler uygulayarak bu pişmanlığı ortadan kaldırmayı amaçlıyor. Bir ürünü aldığınızda bunun uzun vadeli bir yatırım olacağını ve bu ürünün uzun vadede tasarruf etmenizi sağlayacağını iddia etmeleri buna bir örnek. Böylece pahalı bir çanta satın aldıktan sonra “Neden bu çantaya bu kadar para verdim ki?” yerine, “Bu çantayı uzun yıllar kullanacağım, çok iyi bir yatırım,” şeklinde düşünmenizi sağlıyorlar ve pişmanlığınızı ortadan kaldırmayı amaçlıyorlar.
İkinci yöntemde ise, ürünü beğenmezseniz paranızı geri alabileceğini söyleyerek ürünü satın alırken içinizin daha rahat olmasını sağlıyorlar. Böylece ürün içinize tam sinmediyse bile, “Beğenmezsem iade edip paramı geri alabilirim” diye düşünüp, ürünü satın alıyorsunuz ve sonradan da kullanmaya başlayıp iade etmekten vazgeçiyorsunuz.
Son olarak, mağazalar ucuz ve pahalı ürünleri yan yana sergileyerek ya da aynı anda pazarlayarak ürün karşılaştırması yapmanızı sağlıyorlar. Orta fiyatlı bir ürünü aşırı pahalı bir ürünün yanına koyduklarında ve size ürün özelliklerinden bahsettiklerinde, pahalı olan ürün yerine orta fiyatlıyı tercih ettiğiniz için kendinizi daha hissediyorsunuz. Burada odaklandığınız nokta bu ürünü gerçekten beğenip beğenmediğiniz değil, daha “mantıklı” olan tercihi yapmış olmanız oluyor.
Aynı taktiği daha pahalı ürünü pazarlamak için de kullanabiliyorlar. Fiyat farkı çok olmayan iki ürünün özelliklerini size anlatırken, “Bu ürün biraz daha pahalı ama daha fazla özelliği var,” algısı yaratıyorlar. Böylece, daha pahalı olan ürünü aldığınızda akıllı davrandığınızı düşünüyorsunuz. Mağazalar bu tür pazarlama tekniklerini kullanarak müşterileriyle daha uzun vadeli ve sağlıklı ilişkiler kurmayı, aynı zamanda ürün iadelerini de azaltmayı hedefliyor. Sonuçta alışveriş pişmanlığını ortadan kaldırmak hem müşterinin kendini daha iyi hissetmesini sağlıyor, hem de mağazaların iadelerle uğraşmasını ve müşteri kaybetmesini önlüyor.
YORUMLAR - 14 değerlendirme