Paylaşımlı Mikro Ulaşım Araçları Nedir?
Büyük ve kalabalık şehirlerde ulaşım ve trafik çok ciddi bir sorun olabiliyor. Daha esnek, hızlı ve kıvrak bir ulaşım yöntemi olarak paylaşımlı elektrikli scooter ve elektrikli bisikletler büyük şehirlerde sıklıkla tercih ediliyor. Pandemiyle birlikte kalabalıktan uzak ve bireysel ulaşım yöntemlerine talebin de artmasıyla Türkiye’nin büyük şehirlerinde paylaşımlı elektrikli scooter kullanımı bir hayli arttı. Bu tür kent içi ulaşım yöntemleri genellikle mobil uygulamalar aracılığıyla kısa süreliğine kiralanan ve adım başı araç erişimi sağlayan, bunun yanı sıra hız ve kıvraklık sunan hizmetler olduğu için hesaplı ve pratik bir ulaşım yöntemi olarak sıklıkla tercih ediliyor.
Elektrikli scooter ve bisikletler içten yanmalı motorla çalışmadığı için karbon ayak izinin hayli düşük olduğu ve daha çevre dostu bir ulaşım yöntemi olduğuna dair yaygın bir görüş var. Bu tür mikro ulaşım yöntemlerinin paylaşımlı olması da bu olumlu algıyı kuvvetlendiriyor. Ancak, ETH Zürih Ulaşım Sistemleri ve Planlama Enstitüsü’nden (IVT) Daniel Reck’e göre durum pek de öyle değil. Zürih’teki paylaşımlı e-scooter ve e-bisiklet kullanımının çevreye etkisini inceleyen Reck, e-scooter ve e-bisiklet gibi paylaşımlı mikro ulaşım yöntemlerinin sandığımız kadar çevre dostu yöntemler olmadığını ortaya koyuyor. Aksine, yürüme ve toplu taşıma kullanımı gibi daha çevre dostu yöntemlerin muadili olarak kullanıldıklarından, ulaşıma bağlı karbon ayak izini arttırıyorlar.
Paylaşımlı E-Scooterların Çevreye Etkisi
Daniel Reck’in sunduğu verilere göre, şimdiye kadar paylaşımlı elektrikli scooter ve bisikletlerin çevreye olan etkisini ölçmek için kullanılan veri ve metotlar pek de gerçekçi değil. Daha gerçekçi bir tabloya erişebilmek için, bu tür paylaşımlı elektrikli araçların hangi ulaşım yöntemlerinin yerine kullanıldığı, ne sıklıkla kullanıldığı, kullanıcıların şehir içi ulaşım alışkanlıklarını nasıl değiştirdiği gibi faktörlerin yakından incelenmesi gerekiyor.
Reck’in araştırmasına göre, paylaşımlı elektrikli scooter ve bisikletler, sanıldığının aksine bireysel araç kullanımının muadili olarak değil, yürüme ve toplu taşıma gibi daha çevre dostu yöntemlerin muadili olarak tercih ediliyor. Bu da paylaşımlı e-scooter kullanımının kentteki ulaşıma bağlı karbondioksit salınımını arttırması anlamına geliyor. Üstelik paylaşımlı e-scooter kullanımı, vatandaşların yürüme ve toplu taşıma gibi “daha az konforlu” ulaşım alışkanlıklarından uzaklaşmasına da sebep olabiliyor.
E-scooter ve e-bisiklet gibi ulaşım araçlarının çevreye etkisi üzerinde rol oynayan faktörlerden biri de paylaşımlı kullanım. Paylaşımlı kullanımda bu tür elektrikli araçların yürüme ve toplu taşıma gibi ulaşım yöntemlerinin muadili olarak tercih edildiği görülürken, kendi e-scooter veya e-bisikletini satın almış olan kullanıcıların bu araçları arabanın muadili olarak kullandıkları görülmüş. Yani paylaşımlı kullanımda karbon ayak izi daha yüksekken, kendi e-scooterına sahip olmak ulaşıma bağlı karbon ayak izini azaltıyor.
Paylaşımlı E-Scooterların Daha Çevre Dostu Olması İçin Ne Yapılmalı?
Kaş yaparken göz çıkarmamak ve paylaşımlı e-scooterları çevre dostu bir ulaşım alternatifi haline getirebilmek için şehirdeki ulaşım planlamasının buna göre yapılması ve vatandaşların da bilinçlendirilmesi gerekiyor. Yani, paylaşımlı e-scooterların yürümek ve toplu taşıma gibi çevre dostu ulaşım yöntemlerinin yerine geçmesini önlemek, aksine araba kullanımının alternatifi haline gelmesini sağlamak önemli. Paylaşımlı elektrikli scooter ve bisikletler şehrin toplu taşıma sistemine daha entegre ve onun bir uzantısı olarak planlandığında ve bireysel araç kullanma ihtiyacını ortadan kaldırdığında çevre dostu etkilerini görmek mümkün. Ancak, şehirlerdeki ulaşım planlamasının buna göre yapılması ve incelikle tasarlanması gerekiyor.
keşfetmeye devam:
Az Pedalla Çok Yol Katetmeyi Tercih Edenler İçin Elektrikli Bisiklet Alışveriş Rehberi
YORUMLAR - 3 değerlendirme